Jason Terry &
Salvatore Giuliano Saat:12.002000, 1 Kasım....
Siyah bir Ford Mustang Gt, kağnı arabamın yanında geçince bir şeyler olduğunu farkettim. Öğle vaktiydi. Kilisenin kerpiç duvarlarının yaptığı serin gölgeliğe doğru çektim eğeri. Arabanın arkamda durduğunu farkettim. Kapısı açıldığında, dışarı bir çift yılan derisi "
Bana bakın, ben çok asilim, benim ana dilim para" diye bağıran ayakkabılar yere "topuğu kalın" birer adım attı. Don Masino'nun adamlarından biri zannettim. Bende indim yadigâr kağnımdan. Arabanın kaldırdığı tozdan olsa gerek adam öksürmeye başladı. Bir dakika! Bu öksürüğü nerde duysam tanırım. Bu öksürüklerin fransızcası gibiydi. Haykırdım.
-
Aspanu!Aspanu gelmişti. Tek dostum. Tek yoldaşım. Beni inzivaya çekildiğim bu eski, bahçesinde üzüm bağları bulunan, günahların aklandığı "kirli" yerde kilisede bulmuştu.
Daha suratına baktığım anda anladım. Bir planı vardı. Yanıma yaklaştı. Gülünç bir sesle;
-Herşeyden önce o "
Ben Romalıyım diyen pabuçları çıkarmalısın. Bir Romalı Sicilya'nın derdinden ne anlar!" dedim. Biraz hasret giderdik. Yanında çantasını da getirmişti. Aspanu çantasını taşıyorsa iki ihtimal üzerinde durmak gerekir. Ya bana eski dostumu "Colt'umu" getirmişti ya da bir kızı tavlamak üzereydi ki ikinci ihtimal pek olağan gözükmüyordu. Eski dostumu çantasından çıkarıp bana uzattı. Silahın soğuk çelik kabzasına dokunduğum anda onca girdiğim çatışmalar, vurduğum insanlar aklıma geldi. Bu silah canlıydı. Onca öldürdüğüm insanın ruhlarını da almıştı bu silah. Belki de yıllardır beni koruyan bu ruhlardır.
Bağlardan birinin ortasında yürürken güneşin gözüme vurmasından mütevellit gözümü kısarak;
-
Bir planın olmalı. dedim.
Gülümsüyerek anlatmaya başladı.....
.....
Saat:16.00Yer: Montelepre yakınlarında bir polis karakoluKarakolun kapısına doğru yürürken yüreğimde tek damla korku yoktu. Sadece beni rahatsız eden Aspanu'nun sürekli öksürüp arabayı sendeleyerek götürmesiydi. Şarap fıçılarının içinde yatıyordum. Kadın kılındığındaydım.. Lanet Aspanu. Her durumda beni komik hallere sokmak zorundaydı. Yoksa o katran dolu ciğerleri sigarasının dumanını rahat rahat sarmazdı içine. Tahta varillerin arasında siyah çarşafla yakıcı bozkır sıcağının arasında toprak yolda ilerliyorduk. Aspanu'nun sesini duydum:"
Genaral Etoilé'nin emriyle şarap getirdik." Girişte iki adam, nezarethanenin önünde bir adam ve arabaya eşlik eden kollarında ki kırmızı isimlikten ve elindeki eskimiş silahından anladağım kadarıyla kıdemli ve adı "Jason" bir polis memuru.