The Godfather
Hoşgeldin! Sana reddedemeyeceğin bir teklif sunuyorum. Sitemize üye olup İtalyan Mafyası'nın ve derin devletin gizemini tatmaya ne dersin?
The Godfather
Hoşgeldin! Sana reddedemeyeceğin bir teklif sunuyorum. Sitemize üye olup İtalyan Mafyası'nın ve derin devletin gizemini tatmaya ne dersin?
The Godfather
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

The Godfather

Size Reddedemeyeceğiniz Bir Teklifimiz Var.
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Ortaklık? Sen ve ben.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Viktorya Praskovya
The New York Times Editörü
The New York Times Editörü
Viktorya Praskovya


Rp Puanı : 90
Mesaj Sayısı : 20

Ortaklık? Sen ve ben. Empty
MesajKonu: Ortaklık? Sen ve ben.   Ortaklık? Sen ve ben. Icon_minitimeÇarş. Ocak 25, 2012 11:52 am

Ortaklık? Sen ve ben. Viktoriaasdasfgh & Ortaklık? Sen ve ben. 25
Kişiler: Viktorya Praskovya & Joseph Santino
Mekan: NY Times Editör Ofisi
Zaman: Akşama doğru.
Kurgu: Joseph'in, Viktorya'ya bazı tekliflerde bulunması.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Viktorya Praskovya
The New York Times Editörü
The New York Times Editörü
Viktorya Praskovya


Rp Puanı : 90
Mesaj Sayısı : 20

Ortaklık? Sen ve ben. Empty
MesajKonu: Geri: Ortaklık? Sen ve ben.   Ortaklık? Sen ve ben. Icon_minitimeÇarş. Ocak 25, 2012 12:15 pm

Ahh, New York… Doğduğu, büyüdüğü, aşık olduğu ve şimdi hayallerinin işine sahip olduğu şehir. Hayallerini büyütüyordu burada. Harvard’dan mezun olduktan sonra bir süre gününü gün etmişti, Rusya’ya dönmesini geciktirecek her şeyi yapmıştı. Fakat, bir sabah aldığı telefonla kesin emir verilmiş ve eğer orada iş bulamıyorsa dönmesi gerektiği söylenmişti Büyük Praskovya tarafından. Viktorya bir süre uçak bileti bulamıyorum gibi bahaneler uydurduktan sonra bir sabah aldığı telefonla her şey değişmişti. New York Times Baş Editörü Elizabeth aramış ve ona iş teklif etmişti. Kendisini bir süre naza çektikten sonra yelkenleri suya indirmiş ve yeni işine merhaba demişti. Rusya’ya ilelebet elveda demişti. Elbette yuvasını özleyecekti ama burada çok daha rahattı. Etrafta güzelliğiyle çok dikkat çekiyor, aksanlı İngilizce’sinin de yardımıyla ilgi odağı halini alıyordu. Otelden çıkarken her zamanki ışıltılı görünümünü yakalamak adına nar çiçeği topuklularını tercih etmiş, ten rengi elbisesiyle bu hareketi biraz olsun bastırmıştı. İlk defa arabasını tercih etmedi ve taksiye bindi. Uzun zamandır takip edildiğini hissediyordu. Sanki sürekli olarak birileri vardı arkasında, başını çevirdiği anda karanlığa karışıp gidiyorlardı. Genç kadın taksiciye ücretin üstüne bahşişi de ekleyerek indi ve ofisine doğru topuklarını vura vura çıkmaya başladı. Herkes bir işle uğraşıyordu ve telefonlar susmuyordu, bu havayı çok seviyordu! Tam olarak ait olduğu yer bu dünyaydı. Tabii biraz daha adaletli hale gelmesi gerekiyordu.

Odasına geçti ve her zamanki olağan işlerine başladı. New York’un her yerine yaydığı küçük ajanlar gibi ona haber toplayan muhabirleri arandı, zengin ailelerden bir iki tanesi arandı ve gönülleri alındı. Sevdiği birkaç mağazadan gelen hediyeleri kabl etti ve daha sonra – her gün aynı saatte bunu yapıyordu- eline kahvesini aldı ve odasındaki camın önüne geçip şehri seyre daldı. Bir süre kendisini düşüncelerine kaptırmış şekilde dururken kapının çalmasıyla kendisine geldi. Sekreteri en şirin ses tonuyla onu rahatsız ettiği için özür dileyip bir misafiri olduğunu söyledi. Viktorya misafirlere alışıktı fakat gelen bu beyefendiyi daha önce hiç görmemişti. Ona doğru yürüdü ve nazikçe elini sıkıp hoş geldin dedikten sonra oturması için beyaz koltuklardan bir tanesini gösterip masasına geçti. “Size nasıl yardımcı olabilirim Bay.. ?” İsim sormanın en kibar yolu buydu herhalde yeryüzünde… Yüzüne düşen bir tutam saçını arkaya attıktan sonra ellerini masanın üzerinde kavuşturdu ve karşısındaki yabancıyı süzmeye başlamıştı. Dış görünüşü itibariyle bakımlı denilebilirdi. Viktorya’nın en çok dikkat ettiği şey; dış görünüş. Bu yönden genç kadının güvenini kazanmıştı adam.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Joseph Santino
Caporegime
Caporegime
Joseph Santino


Rp Puanı : 98
Mesaj Sayısı : 81
Yaş : 33

Ortaklık? Sen ve ben. Empty
MesajKonu: Geri: Ortaklık? Sen ve ben.   Ortaklık? Sen ve ben. Icon_minitimeÇarş. Ocak 25, 2012 5:53 pm

Gazetenin önünde dikilmiş genç kadını izliyordu kahvesinden bir yudum alırken genç adam. Yüzü ifadesizdi; ama içinde bugün yapacağı ziyaret için bir heyecan dalgası hüküm sürüyordu. Şehir içinde kurduğu ağın üst makamlara da erişebilmesi için bu ortaklık ya da adı her ne olacaksa çok önemliydi. Saatini kontrol etti ve önündeki belgeye göz attı. Viktorya hakkındaki her şey bu dosyadaydı. Dürüstlükten yana olacağını düşünerek ona her şeyi açık açık anlatmayı tercih etmişti. Gerçi bu fikir kendisine biraz abes gelmişti; ama elinden fazla bir şey gelmezdi. Artık harekete geçme zamanın geldiğini düşünerek kahvenin parasını ödeyip çıkışa yöneldi. Hali ve tavırlarıyla üstündeki takım elbiseyle tam bir iş adamını andırıyordu; ama aslında o bir çeşit gölgeydi. İşi gereği hep sokakların derinliklerinde olmalıydı. O derinliklerdeyse ne yaptığını pek az kimse bilirdi. Çoğu pisliği göndermişti mesela öteki dünyaya. Merdivenleri çıkarken binanın aklında onların görüntüleri zamansız yerde zihnine hücum etmişlerdi bir anda. Ama kendini toparlamayı başardı kısa süre içinde. Şimdi mazinin silüetleriyle uğraşamayacak kadar meşgulü. Zihni berrak, hareketleri net ve duruşu güven verici olmalıydı. Yoksa başarısızlık üstüne yapışacaktı. Muhtemelen de bir daha üstünden çıkmazdı ya. Güzel bir sekreterin önüne geldiğinde kibarca iletti isteğini. Aynı zamanda kadını etkilemek için çapkın bir sırıtış eklenmişti suratına. Böyle kadınların bu tür jestler karşısında yumuşak davrandığını biliyordu; fakat her seferinde bu hareketlerden nefret ediyordu.

Sonunda içerideydi genç kadının nazikçe elini sıktı ve gösterilen yere oturdu. Bu sırada da odanın dekorasyonuna dikkat ediyordu. Anlaşılan kadının zevki iyiydi. İş dünyasındaki başarısı özel alanlarına yansıyordu herhalde. Nazikçe sarf edilen tanışma cümlelerine aynı şekilde karşılık verdi. “ İsmim Joseph Santino, Bayan Vİktorya. “ Güven verici bir şekilde gülümsemiş birkaç saniye yüzünü incelemişti. Evet arkadaşı John’un söylediği gibiydi. Özgüveni yüksekti ki bunu gözlerinden okuyabiliyordu insan. Aynı zamanda profesyonel tavırlarıyla iş bilir hali fark ediliyordu. “ Odanız oldukça güzel dizayn edilmiş. “ Meraklı bir ifadeyle çevreyi incelerken aynı zamanda özel kuvvetlerden kalma alışkanlığını da kullanıyordu. Binanın her bölmesini gözetlemiş her türlü deliği hafızasına almıştı. Odanın da durumunu gözeterek her türlü tehditi algılayabilecek duruma geliyordu bu şekilde. “ Lafı fazla uzatmadan konuya girmek istiyorum. “ Gerçi bunu direk söylemek zor olacaktı. Kadının tepkisini hayal edebiliyordu. Şaşırıp kalacaktı büyük ihtimalle. “ Şehir içinde yapılanmış bir ağ mevcut. Nasıl desem… yozlaşmış sistem içinde adaleti, gerçek adaleti arıyor. “ Elindeki belgeleri hafifçe sıktı. “ Sizi uzun zamandır izliyorduk Bayan Viktorya! “ Yavaş hareketlerle belgeleri masaya koydu. “ Sizin de bizim gibi düşündüğünüzü tahmin ederek mücadelemize davet ediyoruz. “ Damdan düşer gibi tabiri bu durumlar için kullanılıyor olsa gerekti. Merakla kadının tepkisini beklemeye başladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Viktorya Praskovya
The New York Times Editörü
The New York Times Editörü
Viktorya Praskovya


Rp Puanı : 90
Mesaj Sayısı : 20

Ortaklık? Sen ve ben. Empty
MesajKonu: Geri: Ortaklık? Sen ve ben.   Ortaklık? Sen ve ben. Icon_minitimeÇarş. Ocak 25, 2012 10:17 pm

Karşısındaki yabancıyı temkinli bir şekilde süzüyordu. Adamın gözlerine bakarak kişilik tahminleri yapıyordu ama bakışları sert değildi, aksine gayet misafirperver bir şekildeydi. Rus kanının ona kattığı sertliği yıllar boyunca yumuşatmayı ne kadar başardıysa bakışları da o kadar yumuşayabilmişti işte. Joseph Santino… Hafızasını yokladı bir süre, ama bu isimde hiç kimseyi tanımıyordu. Daha önce bir kez bile duymuş olsa hatırlardı ama hatırlayamıyordu. Geç adamın odasıyla ilgili iltifatları karşısında nazikçe gülümsedi. Hala konuya gelmediğini hissediyordu, sanki söyleyecekleri çok derin şeylerdi… Adamın asmaya koyduğu belgeleri incelemek için leopar desenli gözlüğünü aldı ve taktı. Açtığında sanki kendi geçmişine bir pencereden bakıyormuş gibi hayretlere düştü. Şok yaşıyordu adeta. Uzun süredir hissettiği o izlenme, sürekli peşinde birilerinin olduğu hissi. Demek bu adammış. Öfkeyle koyulaşan gözlerini kaldırdı ve direk olarak Joseph’e bakmaya başladı. Her ne kadar teklifi mantıklı olsa da onu bir gölge gibi sürekli takip etmesi kabul edilemezdi. Sert hareketlerle ayağa kalktı ve kapısına doğru gidip iyice kapattı. Dışarıya hiçbir ses geçmediğinden nihayet emin odluğunda adamın tam karşısına oturdu. Bir süre sessiz bir şekilde adamı süzdü, söyledikleri gerçekse Viktorya’nın tam da aradığı gibi bir kuruluştu. Peki ya değilse? Adam sadece onu kullanmak istiyorsa… İşi sayesinde kurduğu tüm o bağları birer birer yok etmeye çalışan bir adamsa.

Dalgalı kestane rengi saçlarını bir omzunda topladı ve derin bir nefes aldı. Öfkeyle bir karar almamalıydı. Zira, bu adam eğer güvenini kazanırsa –ki büyük ölçüde başarmıştı bunu- ortaklıkları ikisinin de çıkarına olacaktı. “Bay Santino, bana teklif ettiğiniz şey çok cazip. Lakin, beni saçma sapan bir ajan gibi takip etmeniz hiç hoşuma gitmedi.” Asla uygun, kadife bir ses tonuna sahip olamamıştı. Rus kanının kattığı o sertlik sayesinde sesi her zaman olması gerekenden daha sert, daha oturaklı çıkıyordu. Babası onun bu halini görse kahrından ölürdü herhalde. Aile şirketlerinde yönetim kadrosuna dahil olması için onu yurtdışında okula göndermişlerdi ve şimdi onun yaptığı; daha amacının bile ne olduğunu bilmediği bir ağ’a katılmayı düşünmekti. Fakat, bundan dolayı bir an bile pişmanlık duymuyordu. Hayallerinin peşine düşmek, onları bırakmamak suç olmamalıydı. Yıllardır süregelen bazı şeyleri bozmak da hayat değildi onun için. Hayat, duvarlarını kendin ördüğün bir duvardı… Son zamanlarda gördüğü tüm usulsüzlüklere karşı durmayı ancak bu şekilde başarabilirdi. “Peki, ben size nasıl inanabilirim ki? Gerçek adaleti getireceğinize? Ya siz, şuan hüküm süren ailelerden daha berbat birisiyseniz…” Haklı gerekçelerini sıralarken sesi alaycı bir tona bürünmüş yüzü, o çok bilmiş havasını almıştı... Bir anlığına konuşmadan sıyrılıp o bildik Vicky olduğunda misafirine hiçbir şey ikram etmediğini fark etti. Masasının üzerinde duran kırmızı telefona sarıldı ve asistanından iki adet kahve rica etti. "Umarım kahve içersiniz... Sohbet uzayıp gidecek gibi duruyor ve ben bir şey içmeden konuşamam." Güzel gülümsemesi bir anlığına yüzünde ışıdı ve hemen silindi. Yeniden iş konuşurkenki mimikleri geri gelmişti, resmiyet içeren o mimikler...

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Joseph Santino
Caporegime
Caporegime
Joseph Santino


Rp Puanı : 98
Mesaj Sayısı : 81
Yaş : 33

Ortaklık? Sen ve ben. Empty
MesajKonu: Geri: Ortaklık? Sen ve ben.   Ortaklık? Sen ve ben. Icon_minitimeÇarş. Ocak 25, 2012 11:08 pm

Elbette izlenilmek hoşuna gitmemişti kadının. Kim olsa hoşuna gitmezdi bu durum. O yüzden kendisine savrulan sitemleri kabul etti huşuyla. Ellerini üç gen biçimine getirip dikkatini karşısındakinde yoğunlaştırdığında konuşmanın devamını beklemek susmaya devam etti. Sert çıkan rus sesi ise ortama farklı bir hava katıyordu. Ruslara dair pek güzel hatıraları yoktu ne yazık ki. Özel kuvvetlerde onlardan çok çekmişlerdi. Gerçi çektikleri rus mafyasıydı ya neyse. Onlarla girdikleri çatışmaları hala hatırlıyordu. Üç arkadaşı gözleri önünde öldürülmüş kendisi de ağır yaralanmıştı o zamanlar. Ama iyileştiği zaman en büyük kabusları olmuş, hepsinin peşinde koşmuştu. Yaklaşık bir yıl boyunca Rusya’da kaldığı sürece tüm mafyayı çökertemedilerse de belli grupları tasfiye etmişlerdi. Viktorya’nın diğer cümlesi üzerine elinde olmadan gülümsedi. Mafya ailelerinden bahsettiği barizdi. Kendisi de şimdi onlardan birindeydi; ama nedenleri farklıydı tabi. Bunu alımlı kadından saklamanın doğru olmadığını düşünerek yavaşça oturuşunu düzeltti. Her şeyi anlatması gerekiyordu; çünkü dürüstlüğün bu kadın önemli olduğu barizdi. “ Evet, kahve lütfen! “ İş bilir halini beğenmiş ses tonundaki değişimlere dikkat etmişti. Tamamiyle bir profesyoneldi. Kendi odasındaki otoriter havası ise takdire şayandı. Kahve içer misin diye sormamıştı tabi ki. Kahveyi istemiş kendisine onaylamak kalmıştı. İyi bir ajan olacaktı kesinlikle. Odaya sessizlik çöktüğünde derin düşüncelere daldı. Bir dakika bile sürmeyen bu hali delici bakışlarının karşısındakine çevrilmesiyle son buldu. Odanın havası bir anda basıklaş mıydı yoksa kendisine mi öyle geliyordu bilemiyordu.

“ Çekincelerinizde haklısınız Bayan Viktorya. Fakat takdir edersiniz ki böyle bir yapılanmaya her önüne gelen alınamaz. Size güvenebileceğimizi bilmemiz gerekiyordu. “ Sesinde ne aşırı bir güven ne de çekince vardı. Tamamen kontrollü ve önemli bir iş konuşurmuş gibi hareket ediyordu. Hitabet şekliyle yoğurdu bu haliyle birlikte karşısındakinde bir güven oluşturmaya çalışarak işini kolaylaştırmak istiyordu genç adam. “ Fakat güven tek taraflı değildir. Bunu ben iyi bilirim ki sizin de öyle olduğunuzu varsayıyorum. Bu nedenle kendimle ilgili bilgi vermeliyim öncelikle. “ Oturduğu yerden doğrulup Vİktorya’ya daha yakın bir konuma geldi. Bu şekilde daha samimi olduğunu düşünüyordu ki çok ciddi durarak güven kazanılmayacağını biliyordu. “ Ben o bahsettiğiniz ailelerden birine mensubun. Corleonelerdenim. “ Kadının tepkisini ölçmeye çalışmaksızın devam etti. Eğer sözünü keserse bu iş zor bile hale girebilirdi. “ Yalnız sizi temin ederim ki sandığınız gibi değil. Ailede belli kişilere olan vefa borcum beni orada tutuyor. Şuanda tek bir kişi için ordayım. “ Şimdi birkaç saniye sustu. Kişisel konulara fazla girmeden olayı bitirmek istiyordu; ama ordu meselesi hakkında da birkaç çift söz söylemek zorundaydı. Gerçi geçmişin kötü anıları hep canını sıkardı.

“ Bayan Viktorya eskiden orduda özel kuvvetlerdeydim. Bazı yalan suçlamalarla her şeyimi kaybettim sonra beni bulan Corleoneler oldu. Yalnız sizi temin ederim ki örgütlenmemiz aileden gizli. Kimse bilmiyor! “ Gerçek adalet! Bir an onu düşündü. Bunu sağlamak zordu ki muhataplarına bu iş için çalıştıklarını söylemek ayrı bir problemdi. Bir grup kişi. Belki biraz daha fazla. Ama her şeyleri tek bir amaç için kullanılıyor. Kulağa idealistçe geliyor; ama dışarıdan biri olsa yüzlerine tükürürdü. Boğazlarına kadar yasa dışı işe batmışlardı. Kapının çalınmasıyla birlikte içeri giren asistan nedeniyle sözlerine ara verdi. Masaya konan kahveye baktı. Dumanı üstünde kahverengi ve samimi sohbetlerin içeceğine gülümseyerek baktı. Bir içkiyi tercih ederdi; ama şimdi içecek zaman değildi. Asistanın çıkmasıyla birlikte kupa bardağı eline aldığında sıcaklığı hissetti. Bir yudum alıp aromanın tadına vardı genç adam. “ Biz yasadışıyız. Kimse bizi bilmiyor. Berbatlık da bu durumda göreceli bir kavram olarak kalıyor. Biz insanlığı hak ettiği seviyeye getirmeye çalışıyoruz. Bedeli ne olursa olsun. “ Yavaşça kupa bardağı masaya koydu caporegime. Bu fikre ulaşmak için çoğu şeyini kaybetmiş olmak ne ironik durumdu ama!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Viktorya Praskovya
The New York Times Editörü
The New York Times Editörü
Viktorya Praskovya


Rp Puanı : 90
Mesaj Sayısı : 20

Ortaklık? Sen ve ben. Empty
MesajKonu: Geri: Ortaklık? Sen ve ben.   Ortaklık? Sen ve ben. Icon_minitimePerş. Ocak 26, 2012 2:28 pm

Sessizlik ve ciddiyetle adamın dediklerini dinliyordu. Her sözünü, mimiğini aklına kazırcasına dikkatli bir şekilde inceliyordu onu aynı zamanda. Aklından yüzlerce düşünce geçiyordu. Adeta ışık hızında gelip giden bu düşünceleri yakalayıp üzerlerine kafa yoramıyordu. Zira, duyduğu sözler karşısında şaşkına dönmüştü. Bir adam hem nasıl oluyordu da hem adaleti sağlamak istiyordu hem de adaleti yakop yıkan adamlarla birlikteydi. Söyledikleriyle beraber haklı gerekçeleri olduğunu kanıtlamıştı ama yine de bu kabul edilemez bir şeydi. Deri koltukta hafifçe geriye yaslandı. Rusya’dan niye kaçmıştı? Ailesinin pis işlerine bulaşmamak için… Ve şimdi o pis işlerin tam ortasına girmek üzereydi. İstiyor muydu? Evet. Dünyaya adaleti geri getirmeyi öyle çok istiyordu ki, yaradılış gayesi olarak görüyordu bunu.

Bir elini yumruk yapıp çenesine dayadı. Gözlüklerini çıkardı ve masasının züerine bıraktı yavaşça. Kahvesinden bir yudum daha alırken söyleyeceklerine son şeklini veriyordu. Zihnindeki düşünceleri toparlayıp anlamlı birer cümle haline getirmek oldukça efor sarf etmesine sebep oluyordu. “Corleone ailesinin namını ben bile işitmiştim, köklü ailelerden. Fakat, benim anlayamadığım nokta siz neden bu aileyle çalışıyorsunuz.” Ciddi yüz ifadesi konuşurken sesinin de kattığı havayla birleşince oldukça sert bir görünüm kazandırıyordu ona. “Vefa borcunuz olduğunu söylediniz. Bu borcu ödemenin farklı bir yolu yok mu? Açıkçası, ben bu tip aileleri de onlarla iş yapmayı da sevmem.” Biten kahvesinin yer aldığı fincanı kahverengi sehpaya yavaşça bıraktı ve tam söze başlayacakken bir an durdu. Düşündü, bir sürü soru vardı aklında ama bunlardan en mantıklı ve yerinde olanı seçmesi gerekiyordu. ““Tamam, her şeyi kabul ediyorum diyelim. Benim yardımıma neden ihtiyaç duyasınız ki? Ben gayet basit bir editörüm.” Mütevazılık yapıyordu, elbette basit bir editörün çok daha fazlasıydı o. En basistinden iş ilişkilerinde inanılmaz becerikliydi. Kısa zamanda New York sosyetesinin gözbebeği haline gelmişti. Ünlülerle arasından su sızmıyordu ve neredeyse giremediği, davet edilmediği parti yok gibiydi. Bunu kendisi başarmıştı, Elizabeth’in yardımıyla. Eğer, o bu iş fırsatını Viktorya’ya sağlamamış olsaydı, şimdi Rusya’da muhtemelen evinde oturuyor olurdu.

“Şunu da belirtmeliyim ki; peşime adam takmanız hiç hoş değildi. Bir bayanın özel hayatını gözetlemek hiç yakışık alır bir davranış değil.” Latife tadında bu sözlerle ortamın havasını biraz olsun ısıtmak niyetindeydi. Joseph gözüne girmişti. Tüm kartlarını açık oynaması, blöf yapmıyor olması da takdire şayan bir davranıştı. Viktorya’nın zaten saklayacak bir şeyi yoktu, her şeyi biliyordu adam. Güzel gözleri bus efer biraz daha sıcak bir fiadeye bürünmüştü. Ortaklığa sıcak baktığını öcnelikle davranışlarıyla belli ediyordu. Adalet için savaşmayı göze alacaksa eğer bu yasadışı olsa da sorun değil. Yasalar onlara bu imkanı vermeliydi ama görünene o ki, ülkeyi yöneten yasalar değildi… “Bakın bay Santino, her şeyi dürüstçe bana anlatmanız oldukça hoşuma gitti. Siz benim hakkımda kabarık bir dosyaya sahipken benim yanlızca sizin isminizi bilmem biraz nasıl desem… Adaletsizlik olurdu.” Hafifçe gülümsedi ve ardından devam etti, “Ayrıca, teklifinize sıcak baktığımı söylemezsem olmaz… Size tek bir sorum olacak; eğer bu ağ ortaya çıkarsa Corleone’lerin size yapacakları hakkında bir fikriniz var mı?” Bu ailelerle şaka olmayacağını herkes çok iyi biliyordu. Hele ki Corleoneler… Onların yakınında bile olmak istemezken Joseph’e yapacağı yarıdmlarla onların tam içine girmiş olacaktı. Güzel gözlerini adama dikmiş, onu süzüyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Joseph Santino
Caporegime
Caporegime
Joseph Santino


Rp Puanı : 98
Mesaj Sayısı : 81
Yaş : 33

Ortaklık? Sen ve ben. Empty
MesajKonu: Geri: Ortaklık? Sen ve ben.   Ortaklık? Sen ve ben. Icon_minitimePerş. Ocak 26, 2012 6:10 pm

Sorular biraz özele kaçmaya başlamıştı. Mazinin nazik perdesini aralayıp oturduğu yerden acı geçmişine bir göz attı. Ordudan cinayet suçlaması ve çeşitli yolsuzluk suçlamalarıyla atılmıştı elbette. Yıllarını vermemişti oraya tabi ki; ama hayallerini heba etmişti. Rakipleri hala ordaydı, kendisi ise ilk zamanlar ölümü beklemişti kelimenin tam anlamıyla. Yüz ifadesinin hafifçe değiştiğini söyleyebilirdi; çünkü bu hatıraları hiç de hoş değildi. Yine de kartlarını açık oynamaya devam etmesi gerektiğini düşünerek kahvesinden bir yudum daha aldı. Bu kahveyle birlikte evinde olup sonsuza kadar uyumak isterdi şimdi. “ Ordudan bir cinayet ve çeşitli yolsuzluk suçlamalarıyla attılar beni. “ Buruk bir gülümseme dudaklarını yalayıp geçti. Dürüstlük bir noktadan sonra insanı duygusallaştırıyor olsa gerekti. Bazı kişiler zorluydu ve bugün Viktorya kendisini çeşitli sularda yüzdürerek bu işi oldukça iyi yapıyordu. O zamanın sesleri kulaklarını doldurduğunda tekrar bağırmak istedi. Boğazına kadar gelen çığlığı yutarak devam etti. “ Suçlamaların hepsi yalandı. Ayrıca takdir edersiniz ki beni o haldeyken öldürmek isteyecek düşmanlarım vardı. “ O hali gözlerinin önüne geldi tekrar. Bitik, yenilmiş ve bir bar köşesinde ölümü bekleyen genç… İçmekten artık leş gibi alkol kokuyordu o sıralarda. Biraz cesareti olsa silahı çoktan şakağına dayar tetiği çekerdi. Fakat yapamamıştı, hayatının değişmesi de o sıralarda yaşanmıştı. “ Ölümü bekleyen bir genci hayata geri döndürmek için Michael Corleone geldi. Beni aldı ve olay aydınlanana kadar yurt dışında sakladı, korudu. “ Sesi güvenli tonuna yavaş yavaş geri dönüyordu. Yalnız şimdi öyle bir hali vardı ki genç adamın sanki babasından bahsediyordu. “ Suçlamaların bir kısmı kalkınca geri döndüm; ama dönemedim orduya. Bu durumda aileye girdim. Vefa borcum bundan kaynaklı. Şimdi o öldü; ama biri daha var. Bana yardımcı olan. Sadece o kaldı bağım. “ Yüzüne garip bir gülümseme geldi. Viktorya herhalde bu tip aileleri tam olarak bilmiyordu. Kadının biraz saf olduğunu düşünerek onun gözlerinin derinliklerine baktı karakter analizini doğrulamak için. Fazla bir şey bulamadı ilk baştaki izlenimleri dışında. “ Bu tip ailelere bunun dışında da bir borç ödeme şekli yoktur. “

Küçük siteme samimi bir şekilde mimikleriyle karşılık vermişti. Haklıydı elbette ki bunun nedenini de açıklamıştı. Ortamda koyulaşan sohbet hoşuna gider olmuştu. Bu iş olacaktı galiba. Fakat sözlerindeki aşırı tevazunun da farkına varmıştı. Kadın gayet basit bir editör değildi. Bunu kendisi de biliyordu aslında. Bu yapılanmada görevinin ne olacağını merak ediyordu haliyle. Bu işte sokakları kendileri halledebiliyordu; ama asıl problem üst tabakaydı. “ Bizim yapılaşmamız şuan sokaklarla sınırlı Bayan Viktorya. Üst tabakayla pek fazla ilişkimiz yok. Bize orada işleri bilen biri lazım. İnsanların kirli çamaşırlarını bulabilecek derecede yetenekli olmalı o kişi. “ İması karşısındakineydi. Elbette bunu anlıyordu. Bu derece zeki bir kadının cümlelerinden çıkarması gerekenleri serpiştirmişti masanın önüne. Sanki kahvenin yanına kuru pasta koymuş gibi bir tavır içindeydi Joseph. Şimdi onun egosuna oynuyordu diyebilirdi. Ne kadar temiz biri olursa olsun eğer yüksek makamda oturuyorsan ego sahibi olduğun gerçeğini değiştiremezdin. Joseph de bunu pek ala biliyordu. Gerektiği zaman uygun olan yönlere oynayarak pek çok işini hallederdi. “ O kişi siz olmalısınız. İşiniz sayesinde bize gereken istihbaratı sağlayacağınızı umuyorum. “

Durup bir süre hareketlerini tarttı. Kişilik analizine devam ederken diğer bir soru beyninde dönüp duruyordu genç caporegimenin. Ortaya çıkarsa ona ne olacaktı? Sofia bundan haberdardı. Aileden de uzak tutmakta becerikli olmuştu hep. Michael bile bunu delmeyi başaramamıştı. Fakat ailenin hepsi bilirse Don bile kendisini koruyamazdı herhalde. Gerçi Michael isteseydi delebilirdi; ama aralarındaki ilişkinin sağlamlığı belli saygı sınırlarını da beraberinde getiriyordu. “ Gelelim diğer sorunuza. Michael Corleone ailenin lideriydi. Aramızdaki saygılı ilişki bu ağ konusunda hassas olmama müsaade etmişti. Bunu anlamak çok da kolay değil; ama gerekli kişilere güvenerek kendimi koruyorum. “ Bir müddet sessiz kaldı. Her zaman düşündüğü şeyi bu kadın şimdi açıkça dile getirmişti. Başına gelebileceklerin elbette farkındaydı; ama hayat risk almaktı sonuçta. Bir şeyleri değiştirmek istiyorsa gözü kara olmalıydı insanın. “ Ağımın aile genelinde ortaya çıkmasıyla birlikte sonum ya bir çöplük ya da okyanusun dibi olur. “ Sert bir şekilde konuştuğunun farkındaydı. Zaten bu iş ne gevşekliği kaldırırdı, ne de yumuşak olmayı. Kaya gibi olmalıydı insan. Gerektiğinde gözünü kırpmadan dahi adam öldürebilmeliydi. “ Ben sandığınız gibi bir romantik değilim Bayan Viktorya. Her şeyi hesapladım, ince ince düşündüm. Şimdi aklınızdaki şüpheleri bir nebze olsun giderebildim mi? “
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Ortaklık? Sen ve ben.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
The Godfather :: New York :: Manhattan-
Buraya geçin: