The Godfather
Hoşgeldin! Sana reddedemeyeceğin bir teklif sunuyorum. Sitemize üye olup İtalyan Mafyası'nın ve derin devletin gizemini tatmaya ne dersin?
The Godfather
Hoşgeldin! Sana reddedemeyeceğin bir teklif sunuyorum. Sitemize üye olup İtalyan Mafyası'nın ve derin devletin gizemini tatmaya ne dersin?
The Godfather
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

The Godfather

Size Reddedemeyeceğiniz Bir Teklifimiz Var.
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Saklambaç

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Joseph Santino
Caporegime
Caporegime
Joseph Santino


Rp Puanı : 98
Mesaj Sayısı : 81
Yaş : 33

Saklambaç Empty
MesajKonu: Saklambaç   Saklambaç Icon_minitimeSalı Ocak 17, 2012 10:36 pm

Kurgu: Sofia'yı saklamak için Joseph'in bağlantılarını kullanması

Kişiler: Joseph Santino & Sofia Carleone

Zaman: Gece geç vakitler

Yer: Ucra karanlık bir sokak köşesi






Manhattan’ın ücra bir köşesinde karşısındaki külüstüre bakarak iç geçirdi. Sıkılganlıkla yüklü; ama aynı zamanda sinirlerin oynaştığı gözleri işlerin istediği gibi gitmediğini söylüyordu kendisine. Eliyle saçlarını kaşıdıktan sonra yanındaki adama döndüğünde yüzündeki gülüşe bir tane patlatmak istedi. “ John, sana dikkat çekmeyecek bir araç bul dediğimde git bir külüstür getir demedim. “ Arkadaşının yüzündeki gülümseme silinip yerini asık bir surata bırakırken onun da sinirlenmiş olduğunu fark etmişti eski odu mensubu. Bir açıklama bekleyerek gözlerini dostuna dikmişken sonbaharın ağaçlardan yayılan kokusu bu arka sokakta burnunu doldurdu. “ 95 model Mustang’in neresi külüstür? Daha beş yıllık bu bebek. Tabi senin kıçın son model BMW’lere alıştığı için bir şey söyleyemem. “ Gözlerini devirdi bu kez. Sorun kendisinin kıçı değildi. Sofia’nın böyle bir arabaya binip binmeyeceğiydi. Birkaç saniye içinde düşüncelerindeki tuhaflığın farkına vardı. Güvenliği sağlarken bir de onun rahatını düşünmesi gerekmiyordu. Platonik hislerin getirdiği rahatsızlıklardan biri bu olsa gerekti. Gerekeni yaparken gereksiz ayrıntılara takılmak! “ Tamam John teşekkür ederim, sonra görüşürüz. “

Motorun gürültüsünü duyduğu sırada yüzüne bir gülümseme sindi. Bu araçlar her zaman sağlam olmuştur. Mustang gibisinin olmadığını düşünerek arka sokaktan çıktığında gözü belli aralıklarla dikiz aynasına kaymaya başlamıştı bile. Herhangi bir takip edilme durumu olursa belinde hissettiği soğuklukla ne yapması gerektiğini biliyordu. Orduda bunu sıklıkla yapmıştı. Ah ordu! Güzel ve kahredici günler geçirdiği kurumdan atıldıktan sonra pislik içindeyken yaşadıkları yine zihnine doluştu… “ Sen Joseph Santino musun? “ Etrafı bira şişeleriyle dolu bitik haldeki karşısındaki yaşlıca adama gözlerini çevirmişti. Elindeki başka bir şişede sallanan sıvı onu midesine göndermesi için ısrarcıydı. Diğer günlerin aksine bugün zihni az da olsa daha berraktı ki onu görmeye gelen adam bunu bilerek gelmiş olmalıydı. Sokak köşesinde bıraksalar da ölseydi olmaz mıydı? “ Kim soruyor? “ Yaşlı adam gülümseyerek çömeldi. Babacan bir tavra sahip olduğu belliydi. Birkaç saniye kendisine bakan kişi elindeki şişeyi alıp başına dikti. Herhalde tadını pek sevmiyor olacak ki yüzü ekşimişti. Yüzünün ekşimesi sesine yansımış bir şekilde cevap verdi hayatını değiştiren adam. “ Ben aradığını sana verecek olanım. “ Joseph alayla güldü. Ne arıyordu ki artık? Peşindekiler birkaç gün içinde bulurdu ne de olsa kendini. Sonrasıyla çabuk olacaktı muhtemelen. “ Peki ne arıyor muşum ben ihtiyar? “ Yaşlı adam hiç duraksamadan cevap verdi. “ Gerçek adaleti…“

O ses şimdi bile kulaklarındaydı. Gerçek adalet! Michael Carleone’nin tanrısal sesi o günden sonra hep kendisine yol göstermişti. Yeniden başlamasını sağlamış hakkındaki cinayet gibi suçlamalar düştükten sonra Sicilya’dan geri dönmesini sağlamıştı. İşte hayatındaki önemli bir yere sahip olan diğer kişi de görünmüştü sokağın başında. Sofia Carleona! Yüzündeki belli belirsiz bir gülümsemeyle kenarda durmuştu. Biraz da mahcup bir edası olduğu yadsınamazdı. Mustung bir efsane olabilirdi; ama kadın bunu pek ala bir külüstür olarak görebilirdi. Camı aralayan adam soğukkanlı bir şekilde fısıldadı karanlık sokaktaki tek kişiye. “ Çabuk acele etmemiz gerek! “
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sofia Corleone
Corleone
Corleone
Sofia Corleone


Rp Puanı : 100
Lakap : Don
Mesaj Sayısı : 129
Nerden : Samsun

Saklambaç Empty
MesajKonu: Geri: Saklambaç   Saklambaç Icon_minitimeÇarş. Ocak 18, 2012 9:46 am

Hızlı fakat emin adımlarla kiralık apartman dairesinden çıktığında, sabah armağanını bulan zavallının kim olacağını merak ediyor ve farkında olmadan sinsice sırıtıyordu. Yaptığı işten zerre vicdan azabı duymuyordu, zira canını aldığı adam uyuşturucu kaçakcılığından fuhuşa kadar nerede pis, lanet iş varsa bulaşmıştı. 'Evet' dedi kendi kendine. 'Zavallı Vittorio'yu kimse özlemeyecek!'

Apartmandan çıkar çıkmaz ilk aradan sağa döndü. Vittorio'nun ölümü en geç sabaha Clemenza'ya ulaşırdı. O yaşlı tilkinin, bunun Sofia'nın işi olduğunu anlayacağından emindi. İşini çok temiz yapmıştı, her zamanki gibi. Arka kapıdan apartmana girmiş, yoldaki bir kaç sarhoş serserinin bile -hoş görseler de hatırlamayacaklardı- onu görmesine izin vermemişti. Vittorio kendine ve arkasındaki Tattaglia'lara o kadar çok güveniyordu ki hala eski tahta kapılı bir dairede oturuyor, akşamları alkolün küpüne giriyor ve her gün teftiş ettiği randevu evlerinden bir kızı kendine ayırıp sabaha kadar koynundan çıkmıyordu. Onun bu kadın düşkünlüğü Sofia'nın onu bulmasına yardımcı olmuştu, bilmiyordu. Randevu evinden kendine sakladığı sermayeleri önce öldüresiye dövüyor, sonra da zorla sahip oluyordu. Kısacası en kaşarlanmış orospular bile Vittorio'nun işkencesine katlanamıyor, üstelik bu işi bedava yapmaları da kanlarına dokunuyordu. Dolayısıyla adresini seve seve vermişlerdi. Vittorio'nun sabaha çıkamayacağından emin gibilerdi.

Sofia'nın kilitli kapıyı açması zor olmadı. O, silah kullanmak dışında çok daha farklı konularda da eğitilmişti. Birden hüzünle babasını hatırladı. Sanırım o, bu caniliği takdir edebilecek sayılı insanlardan biriydi. Fakat kendi hakkını yiyemezdi, Clemenza'nın da onun ustalığına hayran kalacağına emindi. Sofia silah kullanmaktan pek hoşlanmaz, vücudunun en iyi silah olduğunu düşünürdü. Fakat yine de babasından öğrendiği bir şey varsa, o da arka cebinde mutlaka bir silah tutmanınn gerekliliğiydi.

Kapıyı açtıktan sonra sakince içeri girmiş, küf ve içki kokan salonu yüzünde tek bir mimik dahi oynamadan seyretmiş ve çığlık seslerinin ve italyanca küfürlerin geldiği yan odaya geçmişti. Vittorio'nun arkası ona dönüktü. adam yarıçıplaktı ve önünde kim olduğunu bilemediği bir kadını öldüresiye dövüyordu. Derin bir nefes aldı Sofia. İşine duygularını karıştırmak adeti değildi. Tıpkı dedesi Don Vito ve babası Don Michael gibi ne yapması gerekiyorsa doğru zamanda ve yerde doğru olanı yapardı. Elindeki teli hafifçe gerdi ve iki uzun adımda Vittorio'nun yanına vardı. Teli adamın boğazına doladı ve birden sıktı. Adamın dili dışarıya fırlamıştı. Hala onu duyabilecek kadar bilinçliyken adamın kulağına fısıldadı: 'Corleone'lerin selamı var Vittorio. Seni Sollozzo'nun yanına yollamam için ısrar ettiler.' Ardından teli öyle bir sıktı ki, tel adamın boğazında kayboldu adeta. Vittorio'nun rengi bir kaç saniye sonra mora döndü ve koca adam dizlerinin üzerine çöktü. Sofia teli bıraktığında adam yere yığıldı, çoktan ölmüştü.

Bundan sonrası çok daha kolay oldu. Vittorio'nun bu gece kendine ayırdığı parça Joyce'un kızlarından biriydi. Sol gözü fena şişmişti. Kızın doğrulmasına yardımcı olduktan sonra Joseph'e telefon açıp on dakika sonra onu alması gereken yeri bildirdi ve adresi verip buraya bir doktor çağırmasını ve kızı Joyce'a bir şekilde ulaştırmasını söyledi. Joyce'a selamını söylemesini istemeyi de ihmal etmedi.

Bir kaç dakika sonra buluşma yerine geldiğinde iliklerine kadar buz kestiğini fark etti. Hava gerçekten soğuktu bu gece. Bir kaç dakika orada soğuktan donarak bekledikten sonra sokağın başında Joseph ve eski bir Mustang göründü. Bu arabayı tanıyordu. Eski püsküydü fakat motoru canavar gibiydi. Joseph'in çağrısına uyarak hemen arabaya atladı ve kapıyı yavaşça kapattı. İlk işi elindeki eldivenleri çıkarıp camdan atmak oldu. Ardından tepede sıkı sıkıya topladığı saçını açtı ve omuzlarına döktü, başını ağrıtıyordu diğer türlü. Ardından temkinli gözlerle Joseph'i süzdü: 'Dediklerimin hepsini hallettin mi?' Kızın Joyce'a iletilmesi, bir doktor ve kendisi için kiralık bir daire bulunmasından bahsediyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Joseph Santino
Caporegime
Caporegime
Joseph Santino


Rp Puanı : 98
Mesaj Sayısı : 81
Yaş : 33

Saklambaç Empty
MesajKonu: Geri: Saklambaç   Saklambaç Icon_minitimeÇarş. Ocak 18, 2012 11:40 am



Sofia’nın biner binmez söyledikleri üzerine hafifçe gülümsedi. “ Hiç merak etme her şeyi hallettim. O zavallı kıza kimse karışamayacak artık. “ Araba tekrar hareket ettiğinde Sofia’nın aslında göründüğünden duyarlı olduğunu düşünüyordu. Dışarıdan acımasız, gaddar,merhametsiz bir dişi şeytan olarak görülebilirdi ki arası bunu kendisi de söylerdi; ama içten içe duyarlılığı hep varlığını koruyordu. Ne de olsa Michael’ın kızı olmak kolay değildi. New York’un en güçlü mafyasında zayıflara yer olmazdı kadın da olsanız. Sofia bunu küçük yaşta öğrenmiş olmalıydı. Zayıfların şansının olmadığını da Joseph doğduğundan beri pek ala biliyordu. Ücra sokaklar boyunca ilerlerken gözü sürekli boş sokaklara takılıp duruyordu. Ordudan kalma alışkanlıklar pek çok defa hayatını kurtarmıştı burada. Birkaç dakika sonra ana yola çıkacaklardı artık. “ Sana bir ev buldum. Kiralık değil. Burada benim oluşturduğum küçük bir ağ vardı. Sana bahsetmiş olmalıyım. “ Bir tepki bulmak adına kadının yüzüne dikkatle baktı. Kumral saçlarının örttüğü güzel yüzün gizli bir ağa ne derece sıcak baktığını bilemezdi; ama tüm güvenini mafyaya bağlayamazdı. Ordudan kalma bazı bağlantıları sayesinde kendisini hala sevenlerle ufak da olsa bir yapılanma kurmuştu. Ordu kaçakları, kendisi gibi atılmışlar, hala orduda olanlar, sistemin yozlaştığını düşünen herkesi toparlamaya çalışıyordu. Acaba kendisi yavaş yavaş bir intikamcıya mı dönüşüyordu. Bunu bilemiyordu. Zaman her şeyi gösterecek olandı. İleride nasıl bir yaratığa dönüştüğünü görecekti.

“ Benim gibi sistemin yozlaştığını düşünenlerden ufak bir ekip. Hepsi güvenilir. Şehir içinde ağ ördüm onlarla. Aileden gizli tabi ki. Bir tek sen biliyorsun. Etrafa yayılmış birkaç evimiz var, onların yanına götürüyorum seni. “ Ana yola çıktıklarında ışıltılı sokaklar biraz gözlerini kamaştırdı. Arka sokaklara geri mi dönseydi acaba? Yavaşlayan trafik hızı kesmesine neden olduğunda tüm caddeyi birkaç saniye içinde taramıştı. Şüpheli görünenler, sevgililer, aileler, serseriler hepsini kafasında listelediğinde hiçbirinin pek fazla tehdit oluşturmadığını fark etmişti. Clemenza’nın adamları ya da ona benzer birileri henüz ortalıkta görünmüyordu. Bu iyiye işaretti; fakat içinden bir ses sonsuza dek saklanamayacaklarını söylüyordu. “ Birkaç dakika sonra varmış olacağız. Yalnız Sofia seni şimdiden uyarmalıyım. Evi pek beğenmeyebilirsin. “ Gözlerini son kez kadına diktikten sonra ana yoldan ayrılıp bir yan yola saptı. Güzel denebilecek her evi geçtiklerinde varoş bir kesime gelmişlerdi artık. En nihayetinde bakımsız görünen bir bahçesi, çitlerinin ve evin duvarlarının boyası solmuş dublex yapının önünde durdular. Arabadan indiklerinde kapının önünde bulmuşlardı kendillerini. Joseph şifreyi andıran melodik vuruşlarla kapıyı tıklattığında içeride önce bir hareketlilik yaşandı. Ardıdan şifrenin karşılığı ve Joseph’in cevabı geldi. Doğru şifreyi verdikten sonra kapı açıldığında genç bir bayanla silahdoğrultmuş minyon tipli bir adam göründü eşikte.

İçeri girdiklerinde Joseph öncelikle arkadaşlarıyla tanıştırmaya koyuldu Sofia’yı. “ Sofia bu genç bayan Valerie.Hala orduda. Valerie sen hala bıkmadın mı askercilik oynamaktan. “ Kızıl saçlı kadın alaycı bir şekilde gülümsedikten sonra Sofia’yla sıcak bir şekilde selamlaştı. Sonra minyon tipli adama döndüler. Epey umursamaz görünmesinerağmen dikkatli bir şekilde misafiri gözlüyordu. “ Şu kukumav kuşu gibi dikilen de George. Ordudan atıldı ve sonra beni buldu. Doğru yolu buldu yani. “ Neşeli bir şekilde arkadaşıyla tokalaşıp ona birkaç soru sordu. Her şeyin yolunda olduğunu öğrenince Sofia’yı salona geçirdi. Evin içi dışına göre oldukçagüzeldi. Dışarısı bilerek öyle bırakılmıştı ki kimselerin dikkatini çekmesin. Valerie kadının eşyalarını odasına koymuş George da bir kenara geçmişti. Joseph arkadaşına oturması için yer gösterdikten sonra bardan bir şişe viski ile iki bardak aldı. Yanında da ufak bir torba getirdi. Salonun loş ışığı altında bardakları doldurup oturdu o da. “ Öncelikle buraya hoş geldin. Pek rahat olmayabilir; ama idare etmek zorundasın. “ Viskisinden ufak bir yudum alarak devam etti. Torbanın içinden çıkardığı bir tabancayı Sofia’nın önüne koydu. Belindeki minik şey seni korumaya yetmez. Bunu her zaman yanında taşı. “ Şarjörleri de silahın yanına koyduktan sonra bir miktar para çıkardı. Para destesine gülerek baktı. Babasından servet kalmış bir kıza al bunu kullan demek gülünç olacaktı. “ Hesaplarının kontrol edilebileceğini düşünerek bir müddet o paraya dokunmamalısın. Burada seni bir süre idare edecek kadar para var. “

Kısacık bir an durup kadını süzdü. Sert mizaçlı Sofia’nın bu kadar kısıtlamaya gelip gelmeyeceğinden şüpheliydi; ama işler yoluna girene kadar ne olacağı belli olmazdı. “ Odanda giysiler var. Sofia’yı Sofia yapan şeylerden bir süre uzak durmalısın. Buna giysilerin de dahil. Yoksa hemen bulurlar seni. Dışarı yalnız çıkma. Evde her zaman birileri olacaktır. “ Viskisinden koca bir yudum alarak yüzünün ekşimesine neden oldu. Bardağı doldururken çekingen bir şekilde kaçamak bakışlarla süzdü karşısındakini. Hislerini uzak tut şuan Joseph! “ Son olarak ben fazla uğrayamayacağım. Clemenza herkesi göz önünde tutmak isteyecektir. Ama bir şeye ihtiyacın olursa ya da herhangi bir durum ne olursa olsun fark etmez. Hemen yanına geleceğim. “ Öğütlerinin bittiğini fark ettiğinde artık kadının anlatacak bir şeyleri olup olmadığını merak etti. Arkasına yaslanıp viski bardağıyla oynayarak gözlerini doğrudan ona dikti, bu her ne kadar zor da olsa. Halinden bugün ufak maceralara giriştiği
belli oluyordu. “ Şimdi senin anlatacak bir şeylerin var mı? “
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sofia Corleone
Corleone
Corleone
Sofia Corleone


Rp Puanı : 100
Lakap : Don
Mesaj Sayısı : 129
Nerden : Samsun

Saklambaç Empty
MesajKonu: Geri: Saklambaç   Saklambaç Icon_minitimeÇarş. Ocak 18, 2012 12:13 pm

Joseph'in istediği her şeyi yerine getirdiğini söyleyişini soğuk ber tebessümle dinledi. Bunun onu duygusuz ve gaddar biri gibi gösterdiğini biliyordu ama elinden fazlası gelmiyordu iş konusunda. Halbuki sosyal hayatta Sofia tam bir İtalyan'dı, yani eğlenmesini iyi bilirdi. Joseph'in konuşmalarını dinlerken gözünü pencereye çevirdi. Yolu izliyormuş gibi görünse de aslında dikiz aynasından arkayı kontrol ediyordu. İzlenmediklerine emin olmalıydı.

Bir kaç iyi görünümlü evi geçtikten sonra Sofia sıkılmaya başladığını hissetti. 'Sanırım söz konusu ev cehennemin dibinde.' diye fısıldadı fakat Joseph'in duymadığını fark etti. Sonunda dışarıdan harabe gibi görünen iki katlı bir evin bakımsız bahçesinde durdular. Joseph mahçup bir ifadeyle el frenini çeker çekmez Sofia ona aldırmadan çevik bir hareketle arabadan indi ve evin ön cephesini incelemeye başladı. Bu sırada arabaya dönmeden Mustang'ın kaportasına iki pat pat yaptı. Ne olursa olsun o bir kadındı ve duygusal olması kaçınılmazdı. Elinde olmadan bu külüstüre bağlanmıştı. Halbuki o bağlanmaktan nefret ederdi ve sadece babasına bağlılık duymuştu bu güne kadar.

Joseph arabada evi beğenmeyebileceği olasılığından bahsettiğinde aklına bir çiftçinin kızı olan annesi Appollonia geldi. Bir resmi dahi olmayan ve hiç tanımadığı annesi... Sırf bu nedenden annelik kavramı onun için derin bir boşluktu ve annesinin yasını dahi tutamıyordu. Bu düşünceleri kafasından atmak için hafifçe salladı başını ve saçlarını kulağının arkasına sıkıştırarak Joseph'in ardından evin kapısına geldi. Alışkanlıktan olsa gerek, eli belindeki minik silaha takıldı. Joseph'in kapıyı ritmli vuruşu, içeride adamlarının olduğunu gösteriyordu. Ne kadar temkinli ve iş bilir olduklarını şifreli vuruşa rağmen kapıyı silahla açmalarından anlamıştı Sofia. Beğeniyle gülümsedi. Şimdiden bir Don gibi davranıyordu.

Eve girdiğinde Joseph'in adamlarını tanıtışını izledi ve soğuk tebessümlerle hepsinin elini sıktı. Valerie kızıl saçlı, ince yapılıydı ve sert görünüşüne rağmen karşı konulmaz bir çekiciliği vardı. Bu sertliğe hiç uymayan bir biçimde, içtenlikle elini sıktı Sofia'nın. Diğeri ise tam bir asker gibi selamladı onu. Joseph'in ortam yoklamasını bitirmesini bekledi ve ardından salona geçti. Sofia zevkli döşenmiş odaya şöyle bir baktı ve koltuğa yerleşti. Bacak bacak üstüne atarken Valerie'nin, eşyalarını yerleştirmekte olduğunu gördü. O küçük çantanın içinde göreceklerinin onu dehşete düşürmeyeceğinden emindi, gülümsedi. Ne de olsa o eski bir ordu mensubuydu.

Joseph'in onu rahat ettirmeye çalışmasını içten bir gülümsemeyle izledi. O bir çiftçinin kızıydı. Şimdiye kadar ahırlarda yatmışlığı bile vardı. Sevgili arkadaşının babasından kalma silahı küçümsediğini ve önüne büyükçe bir silah koyduğunu gördüğünde yüzünde Michael'den kalma buz gibi bir anlam belirdi, fakat öfkesini belli etmedi. Ne de olsa o babasının kızıydı. Joseph ardından çok daha anlamlı bir jest yapmış, bir tomar parayı önüne yığmıştı. Haklıydı, Sicilya'daki hesap çoktan Clemenza tarafından öğrenilmişti. İzini oradan sürme ihtimaline karşılık yanında nakit bulundurması akıllıcaydı. Beğeniyle Joseph'i süzdü. Adam işini biliyordu.

Joseph'in dış görünüşü hakkındaki öğütlerini sabırla dinledi. Bu öğütlere uyup uymamasının bir şeyi değiştirmeyeceğini düşünse de uyacaktı. Temkinli olmak, en az Omerta kadar kılaplaşmış bir davranıştı Mafia için. Bir saniyeliğine gözünü kıyafetlerine dikti. Siyah pantolon, siyah tişört, siyah ayakkabılar ve tüm bu karanlığın üzerinde olağandışı bir parıltı olan açık kahve saçları... Gülümsedi.

Joseph olanları öğrenmek istediğini belirten bir sesle ona neler olduğunu sorunca elindeki viski kadehinden küçük bir yudum aldı. Viskiden oldum olası nefret ederdi ya, şu an rahatlamaya ihtiyacı olduğundan içecekti. rahatça koltuğa yayıldı ve eski ordu mensuplarının buralarda olup olmadığına bir baktıktan sonra rahat bir sesle: 'Ne halt yediğimi soruyorsun değil mi? Meark etme, öyle büyük çaplı bir şey yapmadım.' Söylediklerinin etkisini merak edercesine Joseph'i süzdükten sonra devam etti: 'Vittorio'yu tanırsın. Son zamanlarda Clemenza'nın başına dert açmış, ailemin iç karışıklıklarından faydalanmaya çalışmış olan şu kadın düşkünü aşağılık pezevengi.' Sofia bunları öfkeli bir sesle söylemiyordu. Heyecanlı da değildi. Sadece olanları iletir gibi sakin bir sesle konuşuyordu. 'En son uğradığı randevu evinde bir kızdan adresini aldım. Onu gafil avladım Joseph. Teli boğazına geçirdiğimde dahi kim olduğumu anlayamamıştı. Seni aramadan önce ölüsüne şöyle bir baktım da, gözlerinde hala o şaşkınlık vardı.' Viskiden bir yudum daha aldı. Acaba Clemenza Vittorio'nun öldüğünü haber almış mıydı? Bunu sabah öğrenebilirlerdi ancak. Bir an aklına bir şey takılmış gibi kaşlarını çattı. 'Sahi Joseph, sen Vittorio'nun adresini biliyor muydun? Eğer biliyorduysan neden bana iletmedin?' Adamın bağlılığından şüphe duymaya başlamıştı. Ne de olsa o da Clemenza'nın adamıydı. Ona hizmet etmekten vazgeçerse Joseph'i suçlayamazdı. İçten içe Clemenza'nın onu onayladığını düşünüyor, en azından böyle olmasını istiyordu. Babası ve dedesinden sonra hayran olduğu tek adamdı Clemenza.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Joseph Santino
Caporegime
Caporegime
Joseph Santino


Rp Puanı : 98
Mesaj Sayısı : 81
Yaş : 33

Saklambaç Empty
MesajKonu: Geri: Saklambaç   Saklambaç Icon_minitimeÇarş. Ocak 18, 2012 2:35 pm



Şüphe!İnsanoğlunun ezelden beri var olan ölümcül duygularından biri. Kendisine karşı da dikenli bir çalıdan ibaret nahoş bir şey. Bir süre sessiz kaldı genç adam. Sofia’da bile bu varsa zamanında ihanete uğraması çok normal olsa gerekti. İhanet! İçini kızgın korlar kapladı bir an. Şimdi durduk yere bunu hatırlamasına ne gerek vardı ki? Elindeki viski bardağını el kaslarını zorlayacak derecede sıktı. Bakışları donuklaştı, alkole odaklandı. Zihninde bazı sahneler dönmeye başlamıştı bile “ Hayır! “ Bir ölünün başında durmuş, yüzündeki şok açıkça belli oluyordu. Kendi kendine mırıldandıkları delirmenin işareti miydi acaba? Ölü kadının yüzünü okşadı belki de son kez. Üstüne bir cinayet mi yıkmışlardı şimdi? Hem de kardeşi gibi gördüğü bir kişinin! Birileri onu dürtüyordu; ama o şuan kendinde bile değildi. Sonunda yüzüne nakşeden bir tokat zihin çarklarının sağlıklı dönmesini sağladı. Önünde gördüğü kişi Valerie’ydi. O da kendisi gibi şaşkınlık içinde olmasının yanı sıra üstü başı kan ve toz içindeydi. Her şey sona ermişti galiba. Yolsuzluk, usulsüzlük suçlamalarının yanında bir de cinayet! “ Çabuk git Joseph. Kaç! “ Kaçmak? Evet, yapması gereken buydu. Ardına bakmadan kaçmalıydı. Yoksa sonu kötü olacaktı. Peşinde şimdi sadece kanun adamları yoktu, düşmanları da vardı. Hareketlendi yıkılmış adam, ölüye son kez baktıktan sonra karanlığın içine karışmıştı uzun bir süre dönmemek üzere…

Kendine geldiğinde hala bardağındaki viskiye bakmaktaydı. Tüm bu düşünceler zihninde birkaç saniye dönmüştü; ama o anları anımsayarak yine saatler yaşamıştı. Gözü Valerie’ye kaydı gayri ihtiyari. Hayatını kurtarmıştı o gün. Gülümsedi nazikçe. Şimdi bile kendisini yalnız bırakmamıştı. “ O aşağılığın adresini bilmeme gibi bir şansın yok. Elbette biliyordum. “ Sesindeki sıkılganlık bu kez barizdi. Bardağından bir yudum alarak boğazını yakan sıvıyı midesine yolladı. Karnındaki hoş sıcaklığın keyfini çıkarırken dudakları yine aralandı. “ Yaptığın şey tamamen delilik. Böyle bir şey yapacağını tahmin ederek adresi iletmedim sana. Clemenza seni ararken bu dikkat çekmek olurdu. “ Clemenza adına çalışırken Sofia’ya bu bağlılığı dışarıdan biri tuhaf bulabilirdi elbette. Fakat her şey de göründüğü gibi değildi… Sicilya’da bir evin önündeydi. Hayatı bitmişken bir kıvılcımla yine güneşin altındaydı. Üstelik bu kez anavatanındaydı. Bir umut mu vardı içinde? Güvenmek için erkendi, ama sevinmek için hiçbir zaman geç kalmış değildi. Kapı açıldığında güzelce bir bayan belirdi. Sofia! Elinden geldiğince gülümsedi. Yine de içinde bir yerlerde şüphe vardı. Tanışma merasimini kısa kestikten sonra içeri girdi. Ufacık çantasını kenara koyduğunda bir masaya oturmuş etrafı incelemeye koyulmuştu bile. Önüne konan yemeğe birkaç saniye baktıktan sonra ne kadar aç olduğunu fark etti. Bunun sonrasında tabağın üstüne yumulmuş olduğunu söylemeye gerek yoktu herhalde. O yıllardan kurulacak olan bir güvenin belki de ilk adımları atılmıştı…

“ Sofia benden şüphelenmene gerek olduğunu sanmıyorum. “ Ne olduğunu anlamadan ağzından dökülenler gücenmişliğin simgesiydi. Aynı şekilde geçmişi hatırlamış olanlara özgü bir sırıtma yerleşmişti simasına. “ Şüpheleri yıllar önce geride bıraktığımızı düşünüyorum. Beni bu aileye bağlayan Michael’dı. Şimdi de sensin. Clemenza umurumda bile değil. O yüzden bana onun sadık köpeğiymişim gibi bakmanı istemiyorum. “ Sert mi çıkmıştı? Bunun pek önemi yoktu. Gerektiğinde Sofia da Joseph’e güzel hareketlerde bulunuyordu. Ayrıca Sofia için kendisini bu aileye bağlayan şey olduğunu mu söylemişti. Ne büyük aptallık! Duygularını gizlemesi gerektiğini bilen biri için büyük hata bu. Gerilerden kendisini belli belirsiz bir alayla süzen George’u görmezden geldi. Ne iyi ki büyük bir pot kırmamıştı. Çünkü Michael’ı da vefa borcu olarak görmesi ve belirtmesi işleri normalleştiriyordu. Birkaç derin nefes aldı. Bugün yoğun bir gün olmuştu ve yorgunluk yavaş yavaş vücudunu sarmaya başlamışken şu koltukta derin bir uykuya dalmayı diledi. “ Bu arada artık tek derdimiz Clemenza olmayacak, bir süre sonra Vittorio’nun adamlarının senin yaptığını öğrenme ihtimalleri var. Onlara karşı da dikkatli olmamız gerekecek. “

İçi sıkılmıştı aniden. Bu çatlak kızın başına bela açmakta üstüne yoktu. Aklındaki seçenekleri teker teker sıraladı. En kötü senaryo her zaman bu salondakilerin ölümü olacaktı. Fakat şuan bunu küçük bir ihtimal olarak görmekten öteye geçmiyordu. Vittorio beceriksizin tekiydi. Adamlarının da fazla tehdit oluşturacağından şüpheliydi. Alt edilmesi kolay hedeflerdi onlar. Asıl problem Clemenza olacaktı. Bir efsane gibi bir şeydi. Onla başa çıkmak ne kadar kolay olacaktı? Bu büyük problemin hiç kolay olacağını sanmıyordu. Buna rağmen istekli bir ruh hali uyuşukluğunu attı üstünden. Zorlukları severdi Joseph. “ Clemenza için ne yapacağız? Bir planın var mı? “
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sofia Corleone
Corleone
Corleone
Sofia Corleone


Rp Puanı : 100
Lakap : Don
Mesaj Sayısı : 129
Nerden : Samsun

Saklambaç Empty
MesajKonu: Geri: Saklambaç   Saklambaç Icon_minitimeÇarş. Ocak 18, 2012 4:54 pm

Joseph'in alındığını fark edince yüzünü bir hüzün bulutu yaladı ve geçti. Aslında alınmakta haklıydı çünkü Sofia nankörlük etmiş gibi hissetmişti o cümleler ağzından dökülür dökülmez. Joseph'in adresi bildiğini zaten biliyordu fakat yüzüne vurmak hatalı bir davranıştı. Kararlarında pek az hata yapan Sofia için dayanılmazdı bu.

Joseph'in Celemenza'nın tepkisinden korktuğundan çok Sofia'nın deliliğinden korkması ona gülünç geliyordu. Zira genç kadın bir delilik peşinde olmadığı kanısındaydı. Yaptığı her şeyi en ince ayrıntısına kadar planlamış, lüzumsuz hiç bir eylemde bulunmamıştı. Joseph'in anlamadığı şey Sofia'nın erinde gecinde Don olmak istediğiydi. Sanırım ona inanmıyordu. Şimdi alınma sırası Sofia'ya geçmişti fakat o bir Don adayı olarak duygularını belli etmemenin büyük bir erdem olduğunu düşünenlerdendi.

Joseph'in bağlılığını belirttiği cümleyi duyunca tepeden tırnağa ürperdi genç kadın. Bu bir asker eskisine göre oldukça duygusal bir yemin yerine geçebilirdi. aklına doluşan düşünceleri defetti Sofia. Mümkün olduğunu düşünmüyordu çünkü. Şimdilik bu tip ayrıntılara takılmamaya karar vermişti. Yapılacak çok daha önemli işleri vardı, olacaktı. Alaycı bir tavırla viskinin son yudumunun boğazını yakışına izin verdi. Ardından 'Beni hafife almandan nefret ediyorum Santino.' dedi. Joseph'e nadiren Santino derdi. 'Vittorio'nun regimelerinin en tehlikeli üçü şu an okyanusun dibinde derin bir uykudalar. Liderleri olmayan diğer regimelerse ne yapacağını şaşırmış durumda. Üstelik kimsenin Sofia Corleone'den haberi yok. Yani Vittorio'yu benim için bir tehlike olarak görüyorsan saygısızlığın daniskasını yapmış olursun.' Ayağa kalkıp bardağı önündeki cevizden yapılma yemek masanına bıraktı ve dönüp ellerini kalcasında sabitledi. gangster de olsa o Sicilyalı bir kadındı ve bu tip jestler onda refleks olmuştu. 'Clemenza konusunda hemfikiriz ama merak etme. Beni sağ ele geçirmek isteyecektir. Michael'e ve en önemlisi Baba'ya çok saygı duyardı. Don Vito'nun torununu öldürmek saygısızlığını yapamaz. Fakat şu Consigliori...' Paolo Tessio'dan bahsediyordu. ' Babasının hainliği unutilmadı sanıyordum ama Clemenza duygusal davranmış olsa gerek. O... O benim için bir tehlike oluşturabilir işte. Clemenza çok yaşlandı. Tessio'nun onun üzerindeki etkisini iyi bilmem gerekiyor.' Bunu öğrenmesini istiyordu Joseph'ten. Bakışları böyle söylüyordu en azından. 'Benim Tessio'yla görüşmem gerek. Ne aşağısı ne yukarısı... Ama şimdi değil. Temizlemem gereken bir adam daha var. Sonra kendimi kanıtlamış olacağım. İstediğim zaman bana Paolo Tessio ile görüşme ayarlayabilecek misin?'
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Joseph Santino
Caporegime
Caporegime
Joseph Santino


Rp Puanı : 98
Mesaj Sayısı : 81
Yaş : 33

Saklambaç Empty
MesajKonu: Geri: Saklambaç   Saklambaç Icon_minitimeÇarş. Ocak 18, 2012 5:42 pm


Sesteki alayı fark etmesi zor olmamıştı ki gülümseyerek kadına döndü. Sofia’yı hafife almak, bu yapılabilecek en büyük hataydı. Çok iyi eğitimli bir ölüm makinası olmasının yanı sıra son derece zeki ve yetenekliydi. Galiba bu kez hatalı davranan kendisi olmuştu. Vittorio’nun adamlarının dağılmış olduğunu bilmesi de rahatlatıcıydı. Zaten bir organizasyonları olsa bile sadece ayak bağı olurlardı. Herhangi bir sorun çıkarabilecek güçleri yoktu. “ O herifleri ekarte etmiş olman sevindirici. Zaten bir şey geride kalmış olsa bile onların sorun çıkaramayacağını biliyorum. “ Kendisi de bacaklarını açmak için oturduğu yerde hareketlenip ufak ufak volta atmaya başladı. Pencerenin önünden her geçişinde dışarıda duran bir adam gözüne çarpıyordu. Evsiz birine benzemesine rağmen şüphe çekiciydi. Neyse ki tüm dikkatini onun üzerinde daha toplayamadan Sofia’nın söyledikleri ilgisini çekti tekrar.

Tessio ile ilgili bilgi mi sağlaması gerekiyordu? Aslında bunu çok önceden yapmıştı. Clemenza'nın efsanesi geçmek üzereydi. Buna rağmen aile üzerindeki baskısı hissedilirdi ve hala çok zekiydi. Yaşlılık bir nebze olsun onu etkilememişti. Tessio ise tam bir kurnazdı. Clemenza onun üzerinde büyük bir etki kuramamış ve bazı kararlarını o uzun saçlı hergelenin yönlendirmelerine göre veriyordu. İkisini bir arada konuşurken gizli gizli çok dinlemişti. Tüm bunları düşünürken Sofia’nın birini daha öldürecek olmasından nedense rahatsız olmuştu. Oysa öldürmeye alışkındı kendisi. Zamanında çok ölüm görmüştü. Her çeşitten insanın hayatın sonunu getiren hamleleri yapışına da tanık olmuştu. Peki niye şimdi rahatsızlık duyuyordu. Yumuşuyor muydu? Böyle bir şey söz konusu dahi olamazdı. Çünkü şimdi bile dışarıdaki o evsizi gözünü kırpmadan öldürebilirdi eğer düşmansa, ki bu konuyla ilgilenmesi gerekiyordu. Çünkü git gide rahatsız etmekteydi şüpheleri kendisini.Bakışlarını kadına çevirip ellerini cebine soktuğunda umursamaz bir hale bürünmüştü istemeden. “ Aslında istediğin bilgileri çok önceden edinmiştim. “ İşleri her zaman önceden yapan sağduyulu birinin edasıyla bir iki saniye karşısındakinin tepkisini ölçtü. “ Onları birkaç defa gizli gizli dinledim. Clemenza’nın aile üzerindeki etkisini bilirsin. Hala çok büyük; ama yaşlandı. Tessio üzerindeyse büyük bir baskı kuramadı bugüne kadar. “ Gayri ihtiyari eli çenesine gidip düşüncelere daldı kısacık bir an içinde. Bu hareketini kendisini iyi tanıyan pek çok kişi iyi bilirdi. O sıra çoğunlukla önemli ya da farklı şeyler düşünürdü. Onlardan biri de o yaşlı kurdun zamanının geçmekte olduğuydu. Büyük efsanenin göçme vakti gelmişti kendisine göre; fakat bunu kendi başına yapmazdı. Doğru zamanı beklemesi gerekiyordu. Onu da Sofia belirleyecekti ki bu hızla onu bile kendisi öldürebilirdi.

Düşüncelerinden sıyrılan genç adam konuşmasına devam etti. “ Tessio’nun da ondan aşağı kalır yanı yok. Tam bir kurnaz, kararlarını etkileyebiliyor. Onunla niye görüşmek istediğini anlayamıyorum. Seni ele verebilir. Yine de çok istiyorsan seni onun evine götürebilirim. “ Sürpriz bir ziyaret adamın plan yapmasını engelleyebilirdi. Gözü yine dışarıdaki evsize takıldı bu iş can sıkıcı olmaya başlamıştı. “ George çöpler alınmış mıydı? “ Şifreli konuşmaya görünürde bir şey anlamamış gibi bakan adam sıkılganlıkla yerinden doğruldu. “ Bakmam lazım! “ Arkadaşı dışarı çıkınca tekrar Sofia’ya döndü. “ İstediğin zaman gidebiliriz. “

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sofia Corleone
Corleone
Corleone
Sofia Corleone


Rp Puanı : 100
Lakap : Don
Mesaj Sayısı : 129
Nerden : Samsun

Saklambaç Empty
MesajKonu: Geri: Saklambaç   Saklambaç Icon_minitimeÇarş. Ocak 18, 2012 6:04 pm

Sofia, Joseph'in Tessio hakkındaki görüşlerini dinlerken vitrinden bir likör bardağı çıkardı ve kendine bir parmak kadar anisetti koydu. Tam bir Sicilyalıydı. Genç adamı dinlerken bir yandan kafasını düşünceli düşünceli sallıyordu. Joseph'in dışarı bakması onu biraz şüphelendirmişti ama boşvermeye calışarak anisettiyi kafasına dikti. Bu içkinin verdiği hisse bayılıyordu.

Joseph'in George verdiği şifreli emir kafasını kurcaladı. Sofia'yı tedirgin etmek istemiyordu galiba genç adam. Çünkü Sofia bu tip şifreleri anlayabilecek kadar Mafia'nın içindeydi. Dışarıda bir şeyler olduğuna emindi ama ortalığı galeyana getirmeye gerek yoktu, bekleyecekti.

Bir yandan da Tessio'yu düşünüyordu. Bu herifle anlaşarak görüymenin imkanı yoktu. Onu anında Clemenza'ya gammazlar, böylece Sofia kendini bir pusunun içinde bulurdu. Hayır hayır, Bu görüşme Tessio'nun haberi olmadan gerçekleşecekti. Etrafta yardım edebilecek kimse olmadan... Sadece Consigliori ve Sofia... Canı bir bardak daha anisetti istese de kendine dur dedi. Bu gece sarhoş olmaması gerekiyordu.

Bir kaç dakika sonra George, evsiz gibi görünen bir adamı yaka paça salondaki halının üzerine doğru ittiğinde Sofia şaşkın görünmek istedi ama başaramadı. Şu an son derece pahalı kırmızı renkli halının üzerinde yatan ve yüzünü korumaya çalışan adam muhtemelen Clemenza'nın köpeklerinden biriydi. Sinsice güldü. Anisetti bardağını masaya bırakıp yavaş hareketlerle adamın yanına geldi. Temkinli bir biçimde adamın yüzünü kendisine çevirdi ve Joseph'e dönüp: 'Clemenza'nın işi.' dedi. Tam ayağa kalkacaktı ki bir şey hatırlamış gibi döndü ve herifin burnuna okkalı bir yumruk indirdi. Kırılmış olmasını umuyordu.

Ayağa kalktığında saklamaya çalıştığı öfkeyi ancak alkolle bastırabileceğini anladı. Kendi içindeki itirazlara rağmen bir parmak daha anisetti yuvarladı. Şimdi daha iyi hissediyordu. Adama dönüp sakin bir sesle sordu: 'Buraya niçin gönderildin?' adam cevap vermiyordu. Joseph'e dönüp: 'Yapacak dana önemli işlerimiz var. George bunun icabına bakarken sen ve ben yukarı çıksak iyi olur.' dedi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Joseph Santino
Caporegime
Caporegime
Joseph Santino


Rp Puanı : 98
Mesaj Sayısı : 81
Yaş : 33

Saklambaç Empty
MesajKonu: Geri: Saklambaç   Saklambaç Icon_minitimePerş. Ocak 19, 2012 7:11 pm


George’un getirdiği herife alaycı bir şekilde sırıtarak baktı. Adamı, halinden memnun bir şekilde evsizin gerisinde dururken Sofia yavaş hareketlerle yaklaşmıştı. Joseph bir an onu avına yaklaşmakta olan bir kaplana benzetirken saniyeler hislerini haklı çıkarmıştı. Evsizin burnundan boşalan kanlar pek sevdiği halısını kirletmişti. Hoşnutsuzluk içinde bir iç çekerken ellerini sıradan bir iş yapıyormuşçasına ceplerine koydu. Kısacık bir süre içini dinledi; ama orada boşluğu gördü. Neden şimdi bir şey hissetmiyordu? Düşmanlara acımazdı ki, gün bitince de bu herif ölmüş olacaktı. Yapılması gerekenler her zaman belliydi; ama ne öğrenebileceği belirsizdi. Sorgulanması gerekiyordu bu kılıksızın. Sorgular! Bitmek bilmeyen işkenceler bunlardan orduda çok vardı. O zamanlardaki gibi şimdi de soğukkanlıydı. Kanı uyuşmuştu sanki damarlarında buz akıyordu. Bir cani gibi hissetmesinden zevk alıyordu ayrıca. Bunları gaddarlık olarak nitelendirmek haksızlık olurdu. Genç adam sadece düşmanlarına karşı böyle hissederdi. Dipsiz bir kuyu gibi! Her birini iş olarak görmüş hepsine ne acılar çektirmişti. Pek çoğunun ailesi vardı ayrıca. Aileleri yıkmıştı. Bu düşünce bir anlığına olsa tüylerini ürpertti. Geride kalanlar… Sonra gözleri yine adama kaydı. Bu hayata girdin mi geride bıraktıklarını riske atıyorsun demektir. Çok önceden savaş alanlarında öğrendiği düşünce kısacık bir süre içinde rahatlamasını sağladı. Yine anılar…

1992’de Çin’de bir muhbir karşısındaydı. Elleri arkadan bağlanmış yediği dayağa rağmen hala küstah bir şekilde oturmuş olduğu sandalyeden kendilerini izliyordu. Yanında sadece tek bir adam vardı. Bu geceyi unutması gereken tek bir adam! Elindeki kağıtlara bir göz attı çabucak. Bu herif her işe karışmıştı. Bir çok terörist eylem, onlarca cinayet ve dahası da gelecekti. Hepsini biliyor, neler olacağı bu herifin beyninde saklıydı. Gerekirse kerpetenle hepsini alırdı. Fakat kaba dayak işe yaramayacaktı galiba. Belgeleri hırsla yere vurdu. Tavırlarının aksine sesi ölüm kadar sakin çıkmıştı. “ Ne biliyorsan anlat! Arkadaşların nerede eylem planlıyor? “ Karşısındaki sinir bozucu bir şekilde kahkaha atmakla yetindiğinde Joseph öfkeyle dişlerini gıcırdatmakla yetinmişti. Ardından yüzünde beliren kanlı bir tükürük sinirlerini iyice zıplatmıştı. Yan masadan kerpeteni kaptığı gibi herifin tekrar önüne dikilmişti. Kerpeteni gören, rahatsız bir şekilde kıpırdandı oturduğu yerden. Korkuyu gözlerinde görmüştü. Koklamıştı onun kanındaki hissiyatı, şimdi tatma vaktiydi. Yemek hazırlar gibi kerpetenin ucunu adamın tırnağına gelecek şekilde yerleştirdi. “ Canın çok yanacak.. “

Adamın yıllar öncesinden gelen çığlıkları hafifçe irkilmesine yol açtığında yine salondaydı. Karşısındaki düşmanına bakarken bulmuştu bedenini. Sofia’ya takdir dolu bir bakış atmayı ihmal etmeden adama birkaç adım yaklaştı. Tepeden bakar gibi dikildi bir süre. “ Kendi hayrına arkadaşıma istediği bilgileri ver. “ George'a istediğini yapmasını belirten bir bakış attıktan sonra gözleri Valerie’ye kaydı. Acaba kaç sorgu görmüştü bu güne kadar? Halinden tecrübeli olduğu anlaşıyordu; ama bir idealistlik gözlerinde hala parlıyordu. Bir insana bu yapılır mı ifadesini o kaybedeli yıllar olmuştu. Sofia’yı yukarı buyur ettiğinde geride acınası bir adamla onla ilgilenecek birilerini bırakmıştı. Merdivenleri ağır ağır çıkarken patırtı ve acı dolu çığlıklar duyulmaya başlanmıştı bile; ama bunlar Joseph’in üzerinde hiçbir etki bırakmıyordu. Yukarı kattaki kendisi için hazırlanmış olan bir odaya girdiğinde koltuklara arkadaşını buyur etmesiyle beraber duvardaki bir resim dikkatini çekmişti. Resmin üzerinde yazan ‘1992, Çin, Mayıs’ ibaresine gülümseyerek baktı. Bugün anılarla geçiyordu. Silahını yukarı doğrultmuş resmiyle birlikte George ve takım arkadaşları da kulaklarına kadar sırıtmıştı. Bir kargo uçağının önündeki eski fotoğraf anıların ağırlığıyla yaşlanmıştı artık. Düşüncelerinden sıyrılan genç asker ufak da olsa bir kızgınlık hissetti. Böyle bir evde bu tarz kişisel eşyaların bulundurulması sakıncalıydı. Bu resimden çok şey öğrenecek insanlar vardı. George ile konuşması gerekecekti.

Feci bir çığlık bulundukları ortamı doldurduğunda suratını kasmakla yetindi. Kulaklarının çınlamış olması dışında başka hiçbir etki hissetmemişti. Umursamaz bir tavırla Sofia’nın karşısındaki koltuğa kuruldu. Gözleri kadının güzel yüzünde gezindi bir süre. Duygularını bastırma çabaları birkaç saniye daha sürdükten sonra başarıya ulaşmıştı. Fakat her zaman bu başarısını sağlaması gerektiğini düşününce ruhunun derinliklerinde henüz su üstüne çıkmamış bir bezginlik belirdi. “ George işini iyi yapıyor olsa gerek. “ Yeni bir çığlık önceki kadar yüksek bir şekilde evin içinde yayıldı. Hemen ardından ise kesilip yerini fısıltılara bıraktı. Herhalde adam bir şeyler anlatmaya başlamıştı. “ Tamam şimdi yapacak önemli işlerimizin ne olduğunu söyleyebilirsin. Tessio’ya istediğin zaman gidebiliriz. Hatta Clemenza’yı bile indirebiliriz. Fakat onu şimdi isteyeceğinden şüpheliyim. “


En son Joseph Santino tarafından Perş. Ocak 19, 2012 8:30 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sofia Corleone
Corleone
Corleone
Sofia Corleone


Rp Puanı : 100
Lakap : Don
Mesaj Sayısı : 129
Nerden : Samsun

Saklambaç Empty
MesajKonu: Geri: Saklambaç   Saklambaç Icon_minitimePerş. Ocak 19, 2012 7:39 pm

Odaya girer girmez salondan kopan acı dolu çığlık bir an tökezletti Sofia'yı. Aşağıda neler olduğunu tahmin edebiliyordu. eli gayriihtiyari midesine gitti. Ardından bu jestinden hiç hoşlanmadığını hissetti. O Don olmaktan bahsediyordu ama basit bir işkence dahi midesinin bulanmasına yetiyordu öyle mi? Buna ihtimal veremezdi. Bu rahatsızlığı içtiği anisettilere yordu ve odanın ortasına doğru yürüdü.

İkisi de konuşmuyor, çığlıkları dinliyorlardı. Sofia Joseph'in dalıp gittiğini fark ettiğinde hafif bir omuz silkişle odadaki yatağa uzandı. ellerini ensesinde birleştirdi ve tavanı seyre koyuldu. Bir yandan da çığlıkları dinliyordu. O an Joseph'le tanışmalarını anımsadı.

Kavurucu sıcak, Sicilya'daki evin pencerelerinden odaya dolarken Sofia, bağbozumuna gitmek için hazırlanıyordu. Saçlarını iki yandan örüp bandanasını da taktıktan sonra tam Sicilyalı paisanlara benzemişti. Aynadaki aksine gülümsedi. Mutluydu. Birden vurulan kapı sesiyle irkildi. Temkinli adımlarla holü geçerek kapıya vardı. 'Kim o?' Dışarıdan boğuk bir ses cevap verdi. 'Pizzo.' Bu onların şifresiydi. Sevinçle kapıyı açıp babasına sarılmak için kollarını açtığında sevgili babasının yanındaki adam dikkatini çekti. Baba, başkalarının yanında sevgi gösterilerinden kaçınan biriydi. Sofia geri çekilip saygıyla içeri buyur etti onları. Baba karşısındaki koltuğa oturup bir süreliğine bu adamı saklaması gerektiğini söyledi. Hiç bir zaman neden belirtmezdi, nitekim yine öyle olmuştu. Sofia saygıyla başını eğdi ve onayladı babasını. Ona ancak Joseph banyoyu kullanmak için yukarı çıktığında hasretle sarılabilmişti.


Sofia dalgınlığından sıyrıldığında gözlerinde biriken yaşları fark etti ve içinden okkalı bir küfür savurdu. O daha önce kimsenin yanında ağlamamıştı, ağlamamalıydı. Yoksa nasıl kabul ettirirdi insanlara iyi bir Don olacağını? Joseph'in sözlerine cevap vermeden önce boğazını temizledi: 'Bana biraz daha nakit ve bir kaç farklı araba lazım. Plakaları temiz olsun. Dikkat çekmeyecek bir şeyler. Tessio'ya bizzat kendim uğrayacağım. Clemenza'ya gelince...' Sesinin titremesine engel olamayarak devam etti: 'Ona reddedemeyeceği bir teklifte bulunacağım.' İki damla gözyaşının birer alev parçası gibi yanaklarını ıslattığını hissetti. Babasını çok özlemiş olsa gerekti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Joseph Santino
Caporegime
Caporegime
Joseph Santino


Rp Puanı : 98
Mesaj Sayısı : 81
Yaş : 33

Saklambaç Empty
MesajKonu: Geri: Saklambaç   Saklambaç Icon_minitimePerş. Ocak 19, 2012 9:04 pm


Yatağa uzanmış kadına bakınca huzursuzluk hissetse de talimatlarını dinledi dikkatlice. Bunları bulmak zor olmayacaktı. Ne de olsa John gibi bir tanıdığı vardı. O adam bir günde birkaç değil yüz araba bile bulabilirdi. Nakit ise her zaman ki gibi bir yerlerden akardı. Bağlantılarını kullanması gerektiğini hissediyor, lakin bunu pek de sorun etmiyordu. Dışarıdan gelen bir başka çığlık üzerine bakışları aniden kapıya çevrildi. Herhalde yine sorun çıkarmaya başlamıştı misafirleri. Ya da anlatacak bir şeyi kalmamıştı ve buna arkadaşı inanmamıştı. Bu neden yüzünden boş yere işkence çeken insan sayısı az değildi. Fakat bunla ilgilenemeyecek kadar kafası doluydu şuan. Başını tekrar Sofia’ya çevirdiğinde gözlerinin dolmuş olduğunu fark etti. Buzlu bir su yüzüne çarpılmış gibi hissederken kendini, kaşları çatılmıştı aniden. Herhalde işkence sesleri için böyle duygusallaşmamıştı değil mi? Yine de bir şeyler yapmadan önce kadının istekleri için dudaklarını araladı. “ Merak etme hepsiyle ilgileneceğim. “ Sesinde birkaç dakika önceki güvenli ton yerine merak vardı. Ne olmuştu ki şimdi? Onu böyle görmek ise kendisini rahatsız etmişti ayrıca. Her zaman güçlü görünen bir liderin gözyaşı dökmesinin yanı sıra, duygularının kabarması bir tehlikeydi.

Bir şeyler yapması gerektiğini düşünerek ayağa kalktı. Uzun yıllardan beri ilk defa kendini çocuk gibi ne yapacağını bilemez hissetti. Sevgi göstermek zordu her zaman kendisi için. Komidinin üstünde duran peçeteleri alınca gülümsedi elinde olmadan bir sevdiği olmuştu zamanında oysa. Hem de aynı meslekte. Peki sonra ne olmuştu? Bir çatışmada gözlerinin önünde ölmüştü. Öfkeyle peçetenin bulunduğu kabı sıktı. Ne diye hatırlamıştı ki şimdi onu? Şimdi ise Sofia vardı bir şeyler hissettiği. Sanki aynı şeyi bir daha yaşayacağını hissediyordu. Hayır! Bu kez hataya yer yoktu, her şeyi çok iyi yapacaktı, ne gerekiyorsa. Kaptan çıkardığı birkaç peçeteyi yavaşça arkadaşına doğrulttu. Aynı zamanda yatağın köşesine oturdu. İstemeden olsa gözlerinin derinliklerine dikti bakışlarını. Zorlanıyordu artık duygularını saklamaktan. Bir hayalet gibi altı yıldır dolanmıştı her yerde. Verilen işler, öldürülen insanlar hepsi bir yük gibi omzundaydı. Onlardan şikayetçi değildi. Kendisine bahşedilen yeni yaşamın faturasıydılar sadece. Fakat bu daha zordu. Geçmişi geride bırakmaktan bahsediyordu, bırakabilmişti o kötü hatıraları, ama devamını getiremiyordu. Bir gölge gibi dolaşmaktaydı insanların arasında ve katlanılmaz geliyordu artık. Elinde olmadan sözcükler dökülüverdi aniden. “ Her türlü desteği her zaman vermeye hazırım. “

Kahretsin! Ne diye söylemişti şimdi bunları? Hışımla bakışlarını çevirdi. Suratını her zamanki gibi ifadesiz tutmuştu; ama dışarıdan ya bir şeyler anlaşıldıysa ne olacaktı? Gelecektekiaile liderine sevgi gösterilerinde bulunuyordu aman ne güzel! Bir elini yumruk yapıp sıktı iyice, acaba şimdi aşağı inip o adama birkaç yumruk da kendisi mi atsaydı? Rahatlatırdı en azından. Ama ondan bir cevap alamazsa daha da öfkelenirdi. Oturduğu yatağın ucu ona batıyor, yakınındaki kadından uzaklaşması gerektiğini hissediyordu. Bir sıcaklık katmerlendikçe katmerleniyor vücudunu sarıyordu. Utangaçlık mıydı bu şimdi? Daha çok öfke vardı şimdi yüreğinde. Ama bu sadece duygularını kısacık bir süre göstermesi nedeniyle duyduğu öfke değildi. Hayatında olan gölgelere de bir sitemdi aynı zamanda. Ama bu gölgeler, dikkat her zaman hayatını kurtarmıştı, şükretmesi gerekiyordu aslında. Seslerin yine kesildiğini fark etti. acaba George ve Valerie işi halletmiş miydi? Konuyu dağıtmak istercesine bir şeyler söylemek istedi, ama ilk başta boğazının kurumuş olduğunu fark ederek boğazını temizledi. “ Aşağı... Aşağı insek mi, iş bitmiş gibi duruyor. “
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sofia Corleone
Corleone
Corleone
Sofia Corleone


Rp Puanı : 100
Lakap : Don
Mesaj Sayısı : 129
Nerden : Samsun

Saklambaç Empty
MesajKonu: Geri: Saklambaç   Saklambaç Icon_minitimeCuma Ocak 20, 2012 3:50 pm

Bu duygusal anda yalnız başına kalmayı tercih ederdi Sofia, fakatJoseph'in göstermeyi beceremediği şefkati mucizevi bir biçimde iyi gelmişti ona. Genç adamın uzattığı mendili aldı ve çabucak, sanki önemsiz bir şeymiş gibi kaygısız devinimlerle gözlerini sildikten sonra minnetle baktı Joseph'e. Buruk buruk gülümsedi. Ona babasına verdiği değeri anlatsa acaba hata mı etmiş olurdu? Joseph o kadar hissiz görünüyordu ki, şu ana kadar genç adamı sadece sinirli ve kararsız görebilmişti. Genelde sinirliydi ya, Sofia bunun üzerinde durmuyordu.

Usulca kalktı yataktan. Sanki uykudan uyanırmış gibi sersemdi. Hafifçe gerinip saçlarını gözünün önünden çekti. Joseph'e direk bakmak istemiyordu çünkü genç adamın bu tip bir durumda utanacağını biliyordu. Yine buruk buruk gülümsemekten kendini alamadı. Ellerini dizlerine vurup ayağa kalktı ve 'Kusra bakma Joseph. Her ne kadar azılı bir cani de olsam kadınım işte.' Cevap beklemeden kapıya yöneldi. Doğal bir hareketle kapıyı açıp salona gitmek için merdivenlerden yavaşça indi. Az önceki evsiz kılıklı adam yerde pelte gibi yatıyordu. George'un yumruklarında kan izleri vardı. Valerie se olanları kayıtsızca izledi. George'a döndü. 'Neymiş derdi?' Bu iri yarı adam ona cevap vermeden anlamsız gözlerle baktı. Ardından gözlerini Joseph'e çevirdi. Ondan onay bekliyor gibiydi. Sofia onun bu davranışını takdir etti ve beynindeki listeye yazdı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Joseph Santino
Caporegime
Caporegime
Joseph Santino


Rp Puanı : 98
Mesaj Sayısı : 81
Yaş : 33

Saklambaç Empty
MesajKonu: Geri: Saklambaç   Saklambaç Icon_minitimeCuma Ocak 20, 2012 4:55 pm


Bir kadın! Evet kesinlikle bir kadındı hem de çok güzel bir kadındı. Onun gangster kimliğinden çok önce tanımıştı o halini. Kısa bir süre kaldı o şekilde yatakta oturur vaziyetteyken. Kadın kapıyı açmış dışarı çıkarken onun kulağına gitmeyecek fısıltılar dudağından kendiliğinden dökülüvermişti bile. “ Sen bir cani değilsin ki. “ Duygu karışıklığını bir kenara bırakması gerektiğini düşünerek o da hemen kapıya yöneldi. Kadının bir şey fark etmemiş olması iyiydi. Nadiren böyle zayıf düşerdi ve onu da Sofia’nın önünde yaşaması büyük bir hata olabilirdi. Felaketin belki de kıyısından dönmüştü. Salona indiklerinde yerde inleyen adama aldırmadan arkadaşlarının durumuna baktı. George elindeki kanları silmekle meşgulken Valerie rahatsız edici derecede kayıtsızdı. Belki de zorluyordu kendini. Sofia’nın emredici sorusu üzerine elinde olmadan sırıttı. Liderlik vasfını her yerde göstermek isteyen biri olarak etkileyici bir duruşu vardı genç kadının.

Kendisine yönelen bakışların üzerine dostuna devam etmesini belirten bir işaret verdi. George’un herhalde eli acımış olsa ki onu ovmakla meşgulken sıradan bir iş yapmış gibi konuşmaya başlamış. “ Paolo Tessio’nun fedailerinden biri. Gerçi daha iyilerini göndermesini beklerdim çabuk pes etti. “ Joseph gülmesini zor tutarken George de bir iki saniye sessizleşip yerdeki adama iğrenerek baktı. “ Sofia’yı… “ Bakışlarıyla onu işaret etti. “ Ölü ya da diri getirmesi emredilmiş. “ Son sözcükler kanını dondurdu aniden. Beklenmedik bir öfke damarlarında pompalanmaktayken kaşları çatılarak vahşi bir hayvanın görünümüne kavuştu adeta. Tamam dercesine başını salladı. Birkaç adım ileri çıktığında George geri çekildi hemen. Neler olacağını anlamış olan asker iyice sessizleşmişti. “ Artık arkadaşımızı emekliye vakti geldi öyleyse. “ Ceketinin örttüğü pantolonun yanına takılmış kılıçtan bir avcı bıçağı çıkardı. Keskinliği insanın ruhunda hissediliyordu sanki. Elinde çevirerek yaklaştı hedefine duygularından arınmış bir şekilde. Tek bir şey geride kalmıştı anıların tecrübe ettiği buz gibi soğukkanlılık ve öldürme arzusu…

Bir çatışmanın ortasında kurşunlar her yerden geçer. O sıra birini vurmak kolaydır. Yaşama arzusunun baskın çıktığı o yerde ilk defa bile katılmışsanız cehennemin derinliklerine tetiği çekersiniz düşünmeden. Ama infaz edilmesi gereken bir esirin başına silah dayamış olmak başka bir şeydi. Kurallara göre teslim edilmesi gereken kişinin emirlere göre öldürülmesini sağlamak! Canice; ama gerekli olabilirdi bazen. Yine de genç asker tereddütteydi. Elindeki silah titriyor hedefi ise korku içindeydi. Yalvarışları beyninin içinde dönüp dururken komutanın sesi çekiç gibi başını dövmekteydi. “ Vur şunu, asker! Ölü birine acıyamazsın, merhamet duyamazsın. Düşmanlar ölmeyi hak ediyorsa ölmüştür zaten. Tetiği çek! “ Aynı cümleler defalarca yankılandı zihninin en derin kıvrımlarında ve sonra duyulan sağır edici bir ses ardından…

Yere tekrar düşen bedene tepkisiz bir şekilde baktı. Bıçağını kirli bir bezle silerken ilk zamanki gibi tereddüt etmemişti bu sefer. “ Şu cesedi halledersin George.” Hemen ardından duyulan motorun sesiyle hızla arkasına döndü. “ Lanet olsun! “ Sofia karışıklıktan istifade Paolo’nun peşinden gidiyor olmalıydı. Yalnız başına gitmesini kabullenemeyeceğinden o da kapıya doğru koştu. Dışarı çıktığında köşeyi dönmekte olan bir Mustang görünce küfretti. Fakat fazla vakit kaybetmeden kenardaki bir motorsiklete bindiği gibi yola koyulmuştu bile.





RP Sonu!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Saklambaç
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
The Godfather :: New York :: Manhattan-
Buraya geçin: